Ay Işığında Uçan Kaplumbağa

Gururlu Serçe ile Sabırlı Kaplumbağa

Bir varmış bir yokmuş, zamanın birinde yemyeşil bir ormanda yaşayan bir serçe ile bir kaplumbağa varmış. Serçe uçar, ötüşüyle herkesi etkiler, ağaçların tepesinden ormanın en yüksek dallarına kadar süzülürmüş. Her sabah yüksekten uçar, “Ben buradaki en hızlı, en akıllı, en güzel yaratığım!” diye bağırırmış.

Kaplumbağa ise sabahları yavaş yavaş uyanır, sessizce çimenlerin arasında gezinir, kimseye karışmazmış. Serçe onun bu hâlini görüp küçümsermiş:

— “Ah zavallı! Ne kanadın var ne sesin! Yürüyüşün bile uyku getiriyor. Sen ormanda neden varsın ki?”

Kaplumbağa hiçbir şey söylemez, başını içine çeker, yoluna devam edermiş.

Bir gün ormanda büyük bir yangın çıkmış. Alevler dalları sarınca tüm kuşlar kaçışmaya başlamış. Serçe de havalanmış ama rüzgar öyle şiddetliymiş ki onu bir dala çarpmış ve kanadı incinmiş. Artık uçamıyormuş. Ormanın ortasında kalakalmış.

Alevler yaklaşırken birisi onu sırtında taşıyormuş… Tahmin edersin: Kaplumbağa! Ağır ama sabit adımlarla, yanan dalların arasından onu güvenli bir yere taşımış.

Yangın geçtikten sonra serçe utançla:

— “Beni kurtardın… Oysa seni hep küçümsemiştim.” demiş.

Kaplumbağa sadece gülümsemiş:

— “Gürültü ile değil, sabır ile varılır son durağa.” demiş.